Yaşananların hepimizi çok olumsuz etkilediği bir gerçek. Çünkü bir terör ve savaş durumunda insanlardaki en temel duygu olan güven duygusu sarsılır. Kişiler hem bireysel olarak hem de toplumun bir parçası olarak bulundukları yere ait olma duygularını kaybederler.
Bu bayram çocuklarınızı alın, huzur evlerini ziyaret edin, çocuk esirgeme yurtlarına gidin, görüşmediğiniz yakınlarınız varsa hiç değilse bir telefon açın, gönüllerini alın, mahallenizdeki muhtarlara yardıma ihtiyacı olan aileler olup olmadığını sorup, elinizden geldiğince yardımcı olmaya çalışın. Bu bayramda hem çocuklarınızla bayram kutlayın hem de bayramın farklı anlamlarını birlikte yaşayın.
Her yıl ülkemizde ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak duyarlılıkla anılan ve çeşitli etkinliklerle kutlanan Dünya Kadınlar Günü’nün ilk olarak hangi olayla başladığını ve tarihçesini çoğumuz bilmeyiz.
Öncelikle büyük kitleleri etkileyen travmatik olaylarda psikolojik sağlığımızı korumak için sakin ve sağduyulu kalabilmek çok önemli.
Duyduğumuz, gördüğümüz her şeye inanmamak, kimseyi yargılamamak, öfkemizi kontrol etmek, durumu her yönüyle değerlendirmek, kendimize ve çevremize zaman tanımak gerekli.
Eleştiriyle başa çıkmak için önce varsa eğer alınganlık ve mükemmeliyetçilik duygularıyla baş etmek gerekir. Zira eleştiriye en tahammülsüz kişiler aşırı alıngan ve mükemmeliyetçi bireyler arasından çıkıyor.
Pek çok insan için bağımlılık halini alan sosyal medya ve sosyal ağlar, psikolojinin de ilgi alanına girdi. “Sosyal ağ” tarzındaki ortamlarda neleri paylaştığımız; kişilerin sosyal ağlarda kişisel bilgi ve fotoğraflarını paylaşmalarının psikolojik temelleri
Ürettiğimizden daha çok tüketerek yok oluyoruz. Ektiğimizden daha çok biçtiğimiz için yok oluyoruz. Diktiğimizden daha çok kestiğimiz için, aynılıklara değil ayrılıklara odaklandığımız için yok oluyoruz. Topluca, toplumca cinnet getiriyoruz.
Genelde bütün toplumlardaki yaygın görüşe göre erkekler aldatır ama kadınlar aldatmaz. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar kadınların da erkekler kadar aldattığını ortaya koymuş durumda.
Adını mitolojik bir öyküden alan ve günümüzde çok sık kullanılan bir terim olan Narsizm en net anlamıyla Kendini Beğenmişlik hastalığıdır. Genellikle kendine güvenle karıştırılır ama Narsizm bir kişilik bozukluğudur.
Sonbaharda ve kapalı havalarda güneş ışıklarının zayıflaması mutluluk hormonunun salgılanmasını azaltıp, uyku hormonunun üretimini artırdığı için beyin kimyasının değişmesine ve buna bağlı olarak da depresyona yol açabilir.
Araştırmalar gösteriyor ki, Koku diğer duyulardan daha önce anne karnında oluşan ve hiç kapanmayan, durmayan bir duyu türü.
Üstelik birçoğumuz farkında bile değiliz ama koku günlük duygularımızın %75’ini etkiliyor.
Yaşlılık, hayattan el etek çekmek demek değildir. Yaşlılık yaş almaktır sadece. Yaşadıklarına yeni deneyimler ve yeni yıllar eklemektir. Hayattan vazgeçmek ruhun yaşlanmasıdır ama yaşlılık dediğimiz şey tam anlamıyla tecrübe demektir.
Kimi zaman yetiştiriliş biçimimizden, kimi zaman kişilik yapımızdan, kimi zaman da alacağımız kararın kapsamından kaynaklanan endişe ve gerginlik yaşarız. Bu da kararsızlık dediğimiz ne yapacağını bilememe durumuna yol açar.
İster anne olalım, ister evlat, doğursak da doğurmasak da bütün kadınlar anneyiz. Anneliği annemizden biliriz. Onlar bizim ilk öğretmenlerimiz, ilk aşklarımız, hayat yolunda rehberlerimiz. Onlar olmadan biraz eksiğiz, acemiyiz.
Korkular, kaygılar olması doğal. Özellikle yoğun şiddet içeren görüntüler hepimizi çok sarstı. Bu görüntüleri ve yaşananları unutmak kolay değil. O nedenle kendimize biraz zaman tanımak gerekli.
Son zamanlarda sanatçı Serdar Ortaç’ın MS hastalığına yakalandığının duyulması üzerine yeniden gündeme gelen ama hala pek çok bilinmezleri olan MS yani Multipl Skleroz insanların psikolojilerini de etkileyen bir hastalık.
Bir kadın öldürüldüğünde sadece bir kadın ölmüş olmuyor. O annenin yavruları, çocukları da ölüyor biliyor musunuz?
Gündemi çok hızla değişen güzel ülkemizde sürekli yeni gündemler oluşuyor. Gündem sıkıntısı çekmiyoruz ama asıl önemli bir noktayı gözden kaçırıyoruz. Konu ya da gündem ne olursa olsun iletişimle ilgili büyük bir sorun yaşıyoruz: Konuşamıyoruz!
Her nimetin bir külfeti vardır derler. Teknoloji hayatımıza girdiğinden beri hayatlarımız kolaylaştı belki ama, olumsuz bazı etkileri de ortaya çıkmaya başladı. Gün geçmiyor ki, teknolojik bir aletin insan sağlığı için yeni zararları gündemi meşgul etmesin.
İntihar dediğimiz olay, içe dönük saldırganlık olarak bilinir. Yani kişinin kendisine yönelik saldırganlığıdır. Her yaş düzeyinde, her cinsiyette karşılaşılabilen bir durumdur. İntihar eyleminde bireyin genellikle depresif bir duygu durumu yaşadığı, ciddi bazı psikolojik sorunları olduğu düşünülür.