İçinde bulunduğumuz coğrafya son yıllarda oldukça karışık. Çevremizdeki ülkelerde yaşanan savaşlara, patlamalara ve göçlere hep dışarıdan tanık olmuştuk.
Medya ve televizyon kanalları sayesinde olan bitenden haberdar oluyorduk.
Yaşanan savaş ve terör özellikle büyük kentlerde yaşayan insanlara hep uzaktı. Üzülürdük, sinirlenirdik, empati kurardık ama birkaç dakika sonra hayatımıza döner, kaldığımız yerden günlük sorunlarımızla uğraşmaya devam ederdik.
Ancak artık her şey değişti, o uzakta sandığımız terör hatta savaş yanı başımıza kadar geldi, sokaklarımızda bombalar patlamaya başladı. Değişen dünya da dengeler değişmeye, coğrafya yeniden şekillenmeye başlarken, ortaya çıkan kaos hepimizi korkuttu.
Elbette yaşananların arkasında uluslararası siyasi aktörlerin yeni hesapları ve hepimizin bildiği gibi enerji paylaşımı var. Onların hesaplaşmaları ve güç gösterileri sırasında her zamanki gibi olan yine masum insanlara, halka oluyor. Ortaya çıkan bu karmaşa ve belirsizlikten, özellikle de yaralanan, ölen insanların görüntülerinden en çok etkilenenler de çocuklar oluyor.
Yaşananların hepimizi çok olumsuz etkilediği bir gerçek. Çünkü bir terör ve savaş durumunda insanlardaki en temel duygu olan güven duygusu sarsılır. Kişiler hem bireysel olarak hem de toplumun bir parçası olarak bulundukları yere ait olma duygularını kaybederler.
Ek olarak herkesin kafası karışır. Nerede nasıl tepki vereceklerini bilemezler. Bütün bu karmaşa ortasında kendilerine yardım etmek bir yana çocuklara karşı nasıl bir tutum takınacaklarını da bilemezler. Peki ne yapılmalı? Terör ve savaş ortasında nasıl davranmalı?
Öncelikle kendimiz için de çocuklarımız için de hiçbir şey yokmuş gibi davranamayız. Çünkü ortada ciddi bir şiddet ve karışıklık var. Dolayısıyla çocuklara ‘bize bir şey olmaz’ diyerek durumu geçiştirmek yanlış. Herkes zarar görebilir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken birkaç önemli kural var: İlk olarak çocukların yaş ve algı düzeyi dikkate alınmalı, özellikle okul öncesi çocuklar televizyonlardaki görüntülerden uzak tutulmalı.
Dikkat ederseniz herhangi bir terör ya da şiddet saldırısı sonrası yayın yasağı konulur oldu, zaman zaman haber alma özgürlüğümüzü kısıtlıyor diye söylensek de aslında olaya ait üzücü ve rahatsız edici görüntüleri engellemenin en doğru yolu budur.
Zira biz yetişkinler haber alacağız diye bilişsel olgunluğa ulaşamamış çocukları görüntülerle yüzleştirmenin anlamı yok.
Maalesef tüm uyarılarımıza rağmen bu konuda duyarsız davranan pek çok yetişkin var. Okul çağı çocukları durumu algılayabilir ama olayın neden olduğunu, neden bazı insanların diğerlerine zarar verdiğini anlamlandıramaz. Bu, bizim için bile hala anlaşılamayan bir durumdur aslında.
Mümkün olduğunca çocuklara görüntüleri izletmemek ama yaşanan olayla ilgili bilgi vermek gerek. Açıklamakta zorlandığınız konularda ‘ben de bilmiyorum’ demekten çekinmeyin. Olayın her boyutunu anlatmak ya da açıklamak gereksiz.
Dikkat edilecek en önemli konu ise, her ne kadar bir takım grupların, siyasi ya da dini odakların adı verilse de biz yetişkinler çocuklara belli bir grubu ya da dini veya etnik grubu hedef göstermemeliyiz. Zaman içinde çocukların kafalarında olumsuz ön yargılar oluşmaması için buna çok dikkat etmek gerekir. Şu an bazı olayların sorumlusu olarak gösterilen belli inançlara ya da milliyete sahip insanlar hiç suçları ve sorumlulukları yokken suçlamalarla karşı karşıya kaldıkları için hırçınlaşabilir, öfke duyabilirler. Bu durumda aslında biz daha büyük zararlar vermiş oluruz. Olması gereken çocukların endişelerini dinlemek ve o endişelere anlayışla yaklaşmaktır.
Korkmak son derece doğal, kaygı duymak ve güvensiz hissetmek tamamen insana ait duygular. Bu karmaşa ortamında elbette daha dikkatli davranmak ve uyarıları dikkate almak zorundayız. Teröre alışmak diye bir şey olmaz ama teröre rağmen hayatımızı yeniden düzenlemek ve korkularımızı yönetebilmek, kaygılarımızı azaltabilmek mümkündür.
Bunun için çocuklarımıza onlara zarar gelmemesi için bizim onların yanında olduğumuzu, onları koruyacağımızı söylemek önemli. Çocuklar ayrıntılarla ilgilenmezler. Onların duymak ve bilmek istediği güvende olup olmadıklarıdır.
Özellikle anne babanın çok endişeye kapıldığı durumlarda çocukların da aynı yoğunlukta endişe ve korku duydukları bilinmelidir. O nedenle, hayat içinde zaman zaman bu tip kazalar, hastalıklar, savaşlar, olabileceği ama anne baba olarak çocuklarımızı koruyacağımızı söylemek, kendilerini güvende hissetmeleri için alınabilecek birkaç küçük önemli öğretmek son derece yararlıdır.
Örneğin onu korkutan şeylerin neler olduğunu sorup bunları yazmasını isteyebilirsiniz. Sonrasında birlikte bu korku ve kaygıları nasıl çözebileceğinizi konuşup birlikte yöntemler belirleyebilirsiniz. Bu tip karmaşa ve şiddet olaylarında aile birliktelikleri çok önemlidir. Çocukları dinlemek, daha yakın ilgi ve sevgi göstermek, birlikte zaman geçirmeye önem vermek ve bu süreleri biraz daha artırmak yaralı olur.
Dünya tarihi bu tip savaş ve şiddet olaylarıyla doludur. Keşke hiç olmasa, keşke sürekli bir barış ortamı olsa… Ancak şu an için bu pek mümkün gibi görünmüyor. Belki biz çocuklarımızla iletişimimizde daha barışçıl ve insancıl söylemler kullanarak geleceğimize ve o geleceğin asıl sahibi olan çocuklarımızın kişiliğine bir tohum ekmiş oluruz.
[2017-06-14]
Hepimiz zaman zaman karşılıksız olarak niteleyebileceğimiz ya da karşılık beklemediğimiz duygusallıklar yaşamışızdır.Platonik aşklar olarak tanımlanan bu tek taraflı duygu durumlarının yaşanışı ...
Bahar depresyonu, mevsimsel bir isimle anılmasına rağmen,tipik depresyonun belirtilerini veren ve büyük ölçüde de mevsime göre ortaya çıkan bir duygu durum ...
Eğer siz de pek çok şey yapmak istiyorum ama zamanım yok, diyorsanız, sevdiğim şeylere vakit ayıramıyorum diye şikayet ediyorsanız ve kendiniz ...
Özellikle son zamanlarda dikkatini toplayamamaktan şikayet edenler, kendisini tükenmiş hissedenler aslında Mental Yorgunluk sorunu yaşıyor olabilirsiniz, dikkat!