Şiddet pek çok alt boyutuyla neredeyse tüm toplumların ortak sorunu. Fiziksel, sözel, cinsel, ekonomik şiddet olarak ayrı ayrı ele alınan şiddet kavramına son zamanlarda sıklıkla duymaya başladığımız bir manüpülasyon türü olan Gaslighting’i de eklemek gerek.
Türkçe tam karşılığı olmasa da Gaz Lambası ya da Gaz Işığı olarak tanımlayabileceğimiz Gaslihting, 1938 yılında oynanan Gas Light adlı tiyatro oyunuyla literatüre giriyor. 1944 yılında Gaslight adıyla filmi de çekilen olayda bir adam, karısını aklını kaybettiğini düşündüğü noktaya kadar manipüle eder.
Depremin düşüncesi bile korkutucudur, özellikle bizim gibi depremle ilgili kötü anıları olan ülkelerde deprem olasılığı insanlar için önemli bir kaygı sebebidir.
Günümüzde Covid19 salgını ile beraber her eylemin, eğitimin, iş hayatının, sosyal ilişkilerin de dijital araçlar yoluyla yapılması hepimizi akıl almaz bir noktaya getirmiş durumda. Karantina süreciyle başlayan bu teknoloji-yoğun hayatlar, çok kafa karıştırıcı oldu.
Uluslararası literatürde ‘proscrastination’ olarak adlandırılan erteleme sendromu, erteleme hastalığı ya da erteleme bozukluğu olarak da biliniyor. Günümüzde hemen hemen herkesin yaşadığı bir davranış biçimi olarak karşımıza çıkan bu sorun, yapılması gereken ya da istenen bir işin çeşitli sebepler öne sürülerek ertelenmesi durumudur.
Günümüzde, uzun yıllar sürdürdüğü kariyerini sonlandırıp bambaşka bir sektörde iş hayatına atılan ya da henüz bitirdiği eğitimini bir kenara bırakıp hiçbir tecrübesi olmadığı halde farklı bir iş alanına yönelen bireylere sık sık şahit oluyoruz.
Fobilerin, basit ve karmaşık fobiler olarak iki türü vardır. Basit fobiler, diğer adıyla özgül fobiler, herhangi bir durum ya da nesneye duyulan korkuları içerir. Karmaşık fobiler ise çok boyutludur ve kişinin günlük yaşama adaptasyonu zorlaşır, tedaviye daha dirençlidir.
Kişilik Bozukluklarında birey, çevresindeki olayları algılamakta sorunlar yaşamakta, inşalarla ilişkilerinde ve yaşantılar arasında bağlantı kurmakta zorlanmaktadır. Sağlıksız bir düşünme ve tutum dikkat çekicidir ve bu tutum bireyin sosyal ilişkilerinde ve eylemlerinde, iş ve okul hayatında sorunlara yol açabilir.
Çağımızda teknolojinin hızla gelişmesi, sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı ve dijital araçların yaygınlaşmasıyla birlikte teknoloji bağımlılığı şekil değiştirerek hayatımıza “e-hastalıklar” olarak bilinen bazı olumsuzlukları taşıdı.
İnternet kullanım alışkanlıklarımıza göre faklılık gösteren bu yeni hastalıklar bireylerde nomofobi, siberhondrink ve facebook depresyonu gibi değişik şekillerde ortaya çıkıyor.
Sağlıklı olmak demek zayıf olmak demek mi ya da her zayıf olan aynı zamanda sağlıklı olan birey mi? Çok karmaşık bir soru gibi gelebilir ama dikkat ettiyseniz son zamanlarda yine kilo vermek ve zayıf olmak sağlıklı olmanın en önemli belirtisiymiş gibi sunulmaya başladı.
Ensest sözcük olarak Türk Dil Kurumu tarafından ‘aile içi yasak ilişki’ olarak tanımlanıyor. Kelime köken olarak Fransızca ‘İnceste’ kelimesinden geliyor. Aynı şekilde ensest ilişki, Wikipedia ‘da ‘yakın akrabalar arasında gönüllü ya da gönülsüz cinsel ilişki’ olarak tanımlanıyor ve çoğu toplumda bu ilişkinin bir tabu olarak görüldüğü belirtiliyor.
Fiziksel herhangi bir neden yokken, kişi sürekli yemek yemek istiyor ve aşırı kilo alıyorsa Duygusal Açlık yaşadığı düşünülmelidir.
Duygusal açlık fiziksel açlıktan oldukça farklıdır. Duygusal yeme eğiliminde olan kişiler; yemek yemeyi bir kaçış yolu ya da rahatlama olarak görürler.
Psikolojide korku en temel duygulardan bir tanesi olarak kabul edilir. İnsanlar varoluşlarından beri korku duygusunu yaşarlar. Korku evrensel bir duygudur fakat kültüre, mekana, zamana veya yaşanmış olumsuz deneyimlere göre değişiklik gösterebilir.
İlk kez İtalyan psikiyatr Enrico Morselli tarafından, 1886 yılında tanımlanan psikolojik bir bozukluktur. Kendini beğenmeme, Ayna hastalığı ya da Vücut Dismorfik Bozuklugu olarak da bilinir. Bu rahatsızlıkta kişi, vücudunun bir bölümü beğenmez ya da görüntüsünün kötü olduğunu düşünür.
Yeni yıla 1 aydan daha az bir süre kala, biz her yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl için de yeni kararlar almaya başlıyoruz. Her yıl yeni kararlar almak çoğu insan tarafından bir gelenek haline gelmiş durumda. Yapılan araştırmalar yeni yıl için kararlar alan kişilerin, almayanlara göre amaçlarını daha kolay gerçekleştirdiklerini gösteriyor.
Gündüz kuşağının önemli simgelerinden biri haline gelen evlilik programları bireysel ve toplumsal ruh sağlığı açısından ciddi sorunlar içeriyor. Bilindiği üzere bu programlar bireylerin tanışması, duygusal ilişki kurması ve devamında da evliliklerin gerçekleştirilmesi amacını taşıyor.
Bununla birlikte birtakım aktiviteler de eklenerek eğlence ve gündüz programları konseptiyle kurgulanıyor. Bu programların önemli derecede rayting almalarının yanı sıra ekranlara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor ve izleyici tarafından da ilgiyle takip ediliyor.
Psikopati ve sosyopati, aslında bir kişilik bozukluğu olan antisosyal kişilik bozukluğu ile aynı anlamı taşır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, günlük hayatta sıkça kullandığımız terimler olan psikopat ve sosyopat olarak tanımlanabilirler.
Kadın; anne olarak çocuğunun hayatını, eş olarak kocasının hayatını, evlat ve kardeş olarak ailesinin hayatını, çalışan olarak iş hayatını organize ederken, kendi hayatından kısar, bedel öder, isteklerini erteler.
Kısacası hayatı hep öteler, birçok şey yarına kalır. Belki de bu yüzdendir annelerin çocuklarının hayatında kendini var etme çabaları. Kendi olamadığı, gerçekleştiremediği hayalleri çocuğunun gerçekleştirmesi beklentileri…
Cerrahi operasyonlar genellikle yalnızca tıbbi açıdan düşünülse de, bu konunun psikolojik boyutları da unutulmamalıdır. Fizyolojik iyileşmenin tam olarak sağlanabilmesi için psikolojik iyilik ve zindelik de gereklidir. İki durum beraber yürütüldüğünde iyileşme süreci de kolaylaşır ve hızlanır.
Kaç yıldır beraber olursanız olun, sevgi hep yenilenmeye ihtiyaç duyar. Tüketilen pek çok şeye rağmen, hep yeniden var edilmelidir.
Sevgililer Günü gelmeden bazı şeyleri gözden geçirmekte fayda var.