SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  GÜNCEL YAZILAR   »  PYGMALİON ETKİSİ

PYGMALİON ETKİSİ

Pygmalion Etkisi

Pygmalion Etkisi, Kendini Gerçekleştiren Kehanet ya da Beklenti Etkisi olarak da tanımlanan ve kökeni mitolojik bir kahramana dayanan önemli bir kavram. Aslında sıklıkla karşılaşıyoruz, pek çok yerde duyuyoruz hatta uygulamaya çalışıyoruz ama nasıl oluyor, kökeni nedir, gerçekleşen kehanet var mıdır çok iyi bilmiyoruz.

Pygmalion Etkisinin mitolojideki yerine gelince; bir heykeltıraş olan Pygmalion, hayallerini süsleyen kadının heykelini yapmak ister. Çok emek harcayarak, özene bezene yaptığı heykele Galatea adını verir. Heykeli bitirdiğinde Pygmalion kendi yaptığı heykele aşık olur. Heykel o kadar güzeldir ki dünya üzerindeki bütün kadınlardan daha güzel ve eşsiz olduğunu düşünen ve giderek umutsuz bir aşka kapılan heykeltraş, bu aşkın karşılıksız olduğunu ve aslında kendi yarattığı bir heykel olması sebebiyle asla bir araya gelemeyeceklerini bilmenin üzüntüsüyle kahrolur. Günlerden bir gün tanrıça Afrodit adına yapılan bir şenlikte, aşkın, bereketin ve güzelliğin sembolü olan Afrodite yaptığı heykelin canlanması için adaklar adar. Şenlik bitince Pygmalion eve gelir ve güzeller güzeli taş heykelin canlanmış olduğunu görür. Beklentileri, gerçek olmuştur, heykel hayallerindeki kadına dönüşmüştür ve hikaye Pygmalion’un yaptığı heykelle evlenmesiyle son bulur.

Buraya kadar olay mitolojik bir hikaye. Bu olaya böyle de bakabilirsiniz, kendi hayatınızda bir eyleme ya da eylemler zincirine de dönüştürebilirsiniz. Klasik anlamda ‘sen yeter ki iste, evren senin isteklerini gerçekleştirir’ gibi bir söylemden bahsetmiyorum. Beklenti Etkisi ya da Pygmalion Etkisinin esas amacı ve anlamı bu noktada farklılaşıyor. İşi evrene bıraktığınızda ‘benim bir çaba göstermeme gerek yok, dolayısıyla sorumluluk almama da gerek yok’ demiş oluyorsunuz. Siz sadece edilgen taraf oluyorsunuz, yani bekleyen, sabreden taraf. Peki ama sadece bu yeterli midir isteklerimizi gerçekleştirmek için? Elbette ki hayır!

Mitolojik hikayede bile heykeltıraş çok emek harcayarak, hayallerindeki bir ‘nesne’yi inşa etti. Baştan savmadı, kolaya kaçmadı, özenerek, çaba harcayarak, uğraşarak ortaya bir eser koydu. Yaptığı işe önce kendisi inandı, inandığı eseri ortaya koymak için de ne gerekiyorsa onu yaptı, beklemek dışında. İşte Pygmalion Etkisi de tam olarak bu aslında. İstediğin bir şey için sadece istemek yetmez ama ona inanır ve çaba gösterirsen beklentilerin bir süre sonra gerçek olabilir. Buradaki asıl önemli etken, istekleri ve beklentileri sadece beklenti aşamasında bırakmamak. Kısacası Pygmalion Etkisinin söylediği şey şu; beklentilerimizin gerçekleşme olasılığı yüksektir, çünkü beklentilerimiz düşüncelerimizi, düşüncelerimiz de davranışlarımızı etkiler. Davranışlar değişirse, beklentilerimizle doğru orantılı olarak sonuç da etkilenir. Beklentilerimiz performansımıza yansır, beklentilerimize uygun olarak daha girişken, daha cesur ve iletişime daha açık bireyler haline gelebiliriz.
Bu açıdan baktığımızda ‘Bilişsel Davranışçı Yöntem de benzer şeyi söylemiyor mu? Bilişi değiştirirsen yani olaylara karşı bakış açını, tutumunu değiştirirsen, buna bağlı olarak davranışın da değişir. Bununla ilgili çok güzel bir örnek var. İlk kitabım olan ‘Stresine Sahip Çık’ kitabında ‘Bedava Stres Baldan Tatlıdır’ başlığıyla yazmıştım . Buraya da ekleyeyim bu vesileyle;

Boston şehrindeki büyük otellerden birinde kalan bir kadın müşteri, öfkeli ve heyecanlı bir şekilde otel müdürünün odasına girer: “Bunca yıldır otelinizde kalıyorum ama artık tahammülüm kalmadı. Durumumdan çok şikâyetçiyim. Yanımdaki odada kalan adamın biri sabahtan akşama kadar piyano çalıp duruyor. Çıkardığı seslere dayanamıyorum. Ya odamı değiştirin ya da bu gürültücü adamı uyarın.” der.
Otel müdürü şaşkınlık içinde ayağa kalkar ve “Çok özür dilerim hanımefendi ama bunu yapamam. Zira odanızın yanındaki gürültücü dediğiniz adam, ünlü piyanist Paderevski’dir ve kendisi birkaç gün sonra vereceği konsere hazırlanıyor.” deyince kadın şaşkınlıkla sorar: “Paderevski mi? Hani şu Polonya Cumhurbaşkanlığı’nı sanatı için terk eden ünlü piyanist Paderevski mi?”
Ertesi gün kadın bütün arkadaşlarını ve tanıdıklarını odasına çağırır, hepsi hayatlarından gayet memnun bir şekilde bedava Paderevski dinler. Burada olay aynıdır fakat sadece kadının bakış açısı değişmiştir. Durumu kendisi için gerginlik ya da stres yaratan bir durum olarak algılamaktan vazgeçtiği için mutlu bile olmuştur. Düşüncelerini değiştirmesini ve mutlu olmasını sağlayan olay ise, önceden gürültü olarak algıladığı sesin ünlü bir piyanistin çaldığı müzik eseri olduğunu öğrenmesi olmuştur. Oysa piyano aynı piyano, çalan aynı adam, kadın aynı kadındır. Değişen sadece bakış açısıdır.

Pygmalion Etkisiyle ilgili ilginç bir örnek geçtiğimiz hafta medyanın gündemindeydi. İranlı sanatçı Ahad Saadi, annesinin kendisine evlenmesi yönünde yaptığı baskılar sonunda hayallerindeki kadının resmini yapmış ve bu resimdeki kadını bulursa evleneceğini söylemiş. Annesi de 'Allah buna can versin, senin olsun' diyerek dua etmiş. Saadi, 2009'da İstanbul'da düzenlediği sergide hayallerindeki kadının portresini de koymuş ve sergisine İran'ın önemli sanatçılarından Parisa Karamnezhad da gelmiş. Ahad Saadi Parisa’yı gördüğünde hem çok şaşırmış hem de çok heyecanlanmış. Çünkü Parisa, resme döktüğü hayallerindeki kadının bir kopyasıymış. Saadi, onu gördüğü anda aşık olduğunu ve sergiden 1.5 yıl sonra yaşadıkları beraberliğin ardından evlendiklerini anlatıyor.

Beklenti etkisiyle ilgili olarak pek çok farklı örnek ve çalışma bulunuyor. Belki de en çok bilinenlerinden birisi Robert Rosenthal ve Lenore Jacobson tarafından 18 öğretmen ve 650 öğrenci üzerinde yapılan deneydir. Pygmalion Etkisi, Rosenthal etkisi olarak da tanımlanıyor ve yüksek beklentilerin bu beklentilere uygun olarak daha iyi performansa yol açtığına inanılıyor. California’daki bir okulda çocuklara uygulanan IQ testi sonucunda uzmanlar, rastgele çocukları seçerek, çocukların öğretmenlerine bu çocukların test sonuçlarının ortalamanın üzerinde olduğunu ve çok başarılı olabileceklerini söylüyorlar. Aslında çocuklar ortalama seviyede çocuklar ve yapılan testin sonucunu kimse gerçekten bilmiyor. Bir yıl aradan sonra öğrencilere yeni bir IQ testi daha uygulanıyor ve asıl sürpriz o zaman yaşanıyor, öğretmenlere yüksek seviyede zekaya sahip olduğu söylenen ama aslında ortalama düzeyde olan çocuklarda diğer çocuklara göre ciddi anlamda olumlu gelişmeler olduğu görülüyor. Bu sonuçların açıklaması şöyle: Öğretmenlerde, öğrencilerin ortalamanın üzerinde bir zekaya sahip oldukları şeklinde bir Beklenti Etkisi oluştu ve hem öğretmenler hem de öğrenciler bu etkinin sonucunda beklentiye uygun performans ortaya koydular.

Bunlar güzel örnekler, insanı motive ediyor elbette. Ancak yine altını çizerek vurgulamak gerek, sadece beklemekle, sadece umut etmekle olmuyor. Emeksiz yemek olmaz derler, bilirsiniz.
Emek harcamadan, sadece düşünerek, ya da bekleyerek hayaller gerçeğe dönüşmüyor. Öte yandan da ister kendimiz için, ister çevremizdeki insanlar için olsun olumlu düşünmek, olumlu tavırlar sergilemek büyük olasılıkla aynı şekilde size geri dönecektir. Adı ne olursa olsun, beklenti etkisi de deseniz, kendini gerçekleştiren kehanet de deseniz, iyi düşünmek, iyi davranmak insan ruhunun güzelliğini de yansıtan bir tutumdur. Bir de bu güzel davranışlara, beklentilere hak ettiği emeği ve çabayı da eklersek hayatımız daha anlamlı olmaz mı?

Son olarak Gandhi'nin çok bilinen o sözünü ekleyerek bitireyim:

''Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… 

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür… 

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… 

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… 

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… 

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… 

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…''

 

Beklentilerinizin gerçekleşmesi dileğiyle…

[2021-11-04]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

anneler-gunu-623

ANNELER GÜNÜ

İster anne olalım, ister evlat, doğursak da doğurmasak da bütün kadınlar anneyiz. Anneliği annemizden biliriz. Onlar bizim ilk öğretmenlerimiz, ilk aşklarımız, hayat ...

cocuk-880

ÇOCUK VE ERGENLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI

Gençlerin özellikle ergenlik döneminde meraklı ve dışa dönük bir yapı sergilediklerini biliyoruz. Bu yaşlar aynı zamanda 'çete çağı' olarak bilinir ve ...

madde-bagimliligi-737

MADDE BAĞIMLILIĞI

Gençlerin özellikle ergenlik döneminde meraklı ve dışa dönük bir yapı sergilediklerini biliyoruz. Bu yaşlar aynı zamanda 'çete çağı' olarak bilinir ve ...

yeni-1047

Yeni Nesil Ebeveynlik ve Sosyal Medyada Otokontrol

K Kuşağı ve 2000 sonrası doğan çocukları tanımladığım Tekno-Dijital Kuşak, sanal ortamlarda yer alarak kendilerini var etme ve duygu ve düşüncelerini ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML