SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  GÜNCEL YAZILAR   »  DUYGUSAL AÇLIK

DUYGUSAL AÇLIK

Duygusal açlık

Obezite tüm dünyada kabul görmekte olan çağımızın en önemli sorunlarından biridir. Vücudumuzda sağlığımızı bozacak ölçüde aşırı yağ artımıyla (kilo alımı) ortaya çıkan yeme bozukluğuna obezite denir. Olası nedenleri arasında aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel aktivite, hormonal ve metabolik etkiler, yaş veya cinsiyet gibi etkenler olabilir. Fakat bunlar fiziksel nedenlerdir ve çoğu zaman psikolojik sebepler göz ardı edilir.
Fiziksel herhangi bir neden yoksa, kişi sürekli yemek yemek istiyor ve aşırı kilo alıyorsa psikolojik faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Duygusal açlık fiziksel açlıktan oldukça farklıdır. Duygusal yeme eğiliminde olan kişiler; yemek yemeyi bir kaçış yolu ya da rahatlama olarak görürler.
Kişi olumsuz duygularını bastırmak ya da onlarla başa çıkabilmek için farkında olmadan kendini yemeğe verir. Çoğu zaman doyma hissinin farkında olmaz ve aşırı tükettiği yiyeceklerin arkasından suçluluk ve pişmanlık hisseder. Görüldüğü gibi duygusal açlık, fiziksel anlamda tokluk ya da açlık kavramlarına son derece uzaktır.

Duygusal açlık her zaman çok yemek istemeye sebep olmaz. Aksine yemek yemeyi reddetmeye de sebep olabilir. Yemeyi reddetme durumlarından olan ‘anoreksiya nervoza’ kilo almaktan aşırı korkmaktır ve bu kişiler yiyecek alımını büyük ölçüde durdurur, ağır egzersizler ve diyet programları uygular. Bir diğer yeme bozukluğu ise ‘bulimiya nervoza’dır. Bu durumda olan kişiler de yine vücuda alınan yiyeceği dışarı atmak ister çünkü yeme eyleminden sonra suçluluk duyar. Bunu ağır egzersizlerle ya da diyetlerle yapmak yerine yeme eyleminden sonra kusma ya da müshil kullanımıyla yapar.

Kişiyi aşırı yeme ya da yemeyi reddetme gibi davranışlara iten duygusal açlığın birçok sebebi olabilir. Bunlardan en önemlisi annelerin çocuklarına bebeklik dönemlerinde zorla yemek yedirmek, yemeği bir ödül ceza yöntemi olarak kullanmak ya da annenin uygun olduğunu düşündüğü yemeği çocuğuna zorlayarak yedirmesi gibi yanlış yeme tutumları olarak görülebilir.
Bir diğer önemli etken kişilerin öz güven sorunlarıdır. Kendisiyle barışık olmayan ya da kendisine aşırı öfke duyan bireylerde yeme bozuklukları daha sık görülür. Bunların yanı sıra hayatında ani iniş çıkış yaşayan insanlar(kayıp yaşayanlar, işsiz kalanlar, yeni boşananlar.. vb), sürekli stres altında olanlar veya yalnızlık duygusuyla baş edemeyenler de duygusal açlık çekebilirler.

Duygusal açlık hayatımızı sadece yemek yeme alışkanlıkları üzerine etkilemez. Bu durumu yaşayanlarda çevresindeki bireylere sağlıksız bağlanma görülür. Aslında bunun sağlıksız olmasının sebebi kişinin bağımlı olmasından kaynaklanır. Psikolojik olarak aç olan birey ilişkilerinde karşısındakilere bağımlı olur ve onlarsız yaşayamayacağı gibi rasyonel olmayan duygulara kapılır. Aynı zamanda duygusal açlık çeken bireyler hayır deme konusunda da problem yaşayabilirler.
Toplum veya kişiler tarafından onay ve kabul görmek için onlardan her isteneni yaparlar ve hayır diyemezler.

Duygusal açlığın hayatımızda görülen etkilerinden bir diğeri alışveriş bağımlılığıdır. Duygusal olarak aç olan kişiler bu duygusal boşluklarının yerini doldurmak için kendilerini alışverişe verebilirler.
İhtiyacı olmayan tüketim malzemelerini almaya yönelirler.
Alışveriş bağımlılığı kadınlarda kıyafet, kozmetik ürünleri ve mücevher alışverişi olurken erkeklerde elektronik eşyalar, spor malzemeleri ve araba alımı üzerine olduğu görülür. Duygusal açlık yaşayan kişilerin illa yemek tüketmesine gerek yoktur, bazıları tüketim eylemini farklı şekillerde yaparak da duygusal açlıklarını bastırmaya çalışırlar.

Birey duygusal açlık çekiyorsa yemek de yese, alışveriş de yapsa, çevresinden koşulsuz onay ve kabul de görse bu açlığını doyuramayacaktır. Bunun üstesinden gelmek için ilk olarak sorunun kaynağına inilmeli ve kişinin hangi durumlarda açlık hissinin oluştuğu tespit edilerek bu durumun nasıl kontrol altına alınabileceğinin gözden geçirmesi gerekir. Bu da psikolojik destekle mümkündür.
Aynı şekilde kendinize soracağınız yemek yemek bana kalıcı bir çözüm sağlıyor mu, neden yemek yiyerek kendime zarar veriyorum gibi soruların cevabı yardıma ihtiyacınız olup olmadığı konusunda size yol gösterecektir.
Yeterli uyku ve egzersiz yapmak stres düzeyini düşürerek mutluluk hormonlarını artırır ve aşırı üretilen stres hormonlarını bastırır. Bunlara ek olarak evcil hayvanınız varsa onunla vakit geçirmek, yürüyüşe çıkmak veya yüzmeye gitmek gibi sosyal aktivitelerde bulunmanız da fayda sağlar çünkü çoğu zaman zihnin farklı şeylerle uğraşması duygusal açlığı yenmeniz konusunda önemli bir adımdır.

Kendi kendinizi disipline etmiş olmanıza rağmen zaman zaman uyguladığınız diyetin ve programın dışına çıkmış olabilirsiniz. Bu bütün her şeyin baştan başlaması ve başarısız olduğunuz anlamına gelmemeli. Sonuç olarak hepimiz insanız, etten kemikten ve duygudan oluşuyoruz.
Bazen kuralların ve programın dışına çıksak bile tekrar kaldığımız yerden aldığımız kararlara ve programa devam etmek mümkündür. Bir defa ya da birkaç kere programı bozmuş olduğunuz için suçluluk hissetmeniz, kendinize kızmanız sorunu çözmez aksine her pazartesi başlanan ve bir türlü sonuç alınamayan diyetler döngüsüne dönüşür.
O nedenle programınızın dışına çıkıp yaptığınız kaçamağın, yediğiniz yemeğin tadını çıkarıp ertesi gün kaldığınız yerden devam etmelisiniz. Zira kendinizi suçlayıp daha çok strese girersiniz bu durum daha çok yeme bozukluğu olarak size geri döner.

Yeme bozuklularıyla başa çıkarken mutlaka psikolojik etkenler göz önünde bulundurulmalıdır. Psikolojik destek bu anlamda çok önemlidir, diyet ve psikoterapi birlikte devam etmelidir. Yeme bozukluğu yaşıyorsanız, bütün çabanıza rağmen kilo alıyorsanız öncelikle biyolojik faktörler ve hormonlar değerlendirilmeli daha sonra psikolojik destekle sorunun üzerine gidilmelidir.

[2020-01-21]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

siddet-ve-siddete-egilim-263

ŞİDDET VE ŞİDDETE EĞİLİM

Genellikle bir kişinin bir başka kişi üzerindeki olumsuz eylemleri olarak tanımladığımız şiddet son yıllarda toplu eylemler haline geldi.Bir kişinin onlarca insana ...

fobiler-701048

FOBİLER VE FOBİ TÜRLERİ

Fobilerin, basit ve karmaşık fobiler olarak iki türü vardır. Basit fobiler, diğer adıyla özgül fobiler, herhangi bir durum ya da nesneye ...

e-hastaliklar-1065

e-Hastalıklar

Teknolojiyle beraber hayatımıza teknolojinin getirdiği bir takım alışkanlıklar ve buna bağlı olumsuzluklar girdi. e-Hastalıklar (Elektronik Hastalıklar), Dijital Hastalıklar ya da Teknolojik ...

avm-cocuklari-760

AVM ÇOCUKLARI

Çocuklar alışveriş merkezlerinin mermer ve taş zemininde değil, doğal zeminde, toprakta, çimende koşup oynamalılar.  Büyüme çağındaki çocukların eklem yerlerindeki dokular uyarılmaya ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML