SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  GÜNCEL YAZILAR   »  ŞİDDET VE ŞİDDETE EĞİLİM

ŞİDDET VE ŞİDDETE EĞİLİM

Şiddet ve Şiddete Eğilim
Şiddet son yıllarda, toplumun hemen her kesiminde sıklıkla karşılaştığımız bir eylem.Çok küçük yaşlardan itibaren hem çocukların hem de yetişkinlerin başkalarına uyguladığı ya da başkaları tarafından maruz bırakıldığı her tür olumsuz eylem şiddet olarak tanımlanıyor. 
Şiddetin de kendi içinde çeşitli alt tanımları var:Fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, sözel şiddet, duygusal şiddet, ekonomik şiddet gibi.

Şiddet dediğimiz duygu aslında insanın doğasında var olan bir dürtü.Bireyin kendisini korumasını, hayatta kalmasını sağlayan bu dürtüyü zamanla törpülemeyi ve kendimizi daha kabul edilebilir yollarla ifade etmeyi ve korumayı öğreniyoruz.Öğrendikçe sosyal ve toplumsal varlıklar oluyoruz.
Şiddet duygusu iki uçlu bir duygu aslında.Uygulayan ve uygulanan tarafları var.Genellikle güçlü olanın daha zayıf olana uyguladığı bir eylem olarak bilinse de modern çağla beraber güçlü güçsüz kavramları da anlam değiştirdi.Hatta giderek daha zayıf ve silik olarak görünen insanların kolaylıkla şiddete yöneldiklerini görüyoruz. 
Kendisi olamamış, kimliğini ve kişiliğini geliştirememiş,kendisi olma şansı elinden alınmış insanların hayatlarının bir döneminde bu var olamama duygusuna karşı tepki olarak şiddet göstererek karşılık verdiklerini görmek neredeyse sıradan olaylar haline geldi.Yazılı ve görsel basında,sosyal medya olarak bilinen paylaşım sitelerinde hemen her gün onlarca şiddet içerikli haberle yüz yüze geliyoruz.Televizyonlarda neredeyse tüm dizilerde ve filmlerde şiddet görüyoruz.
Bu kadar çok olumsuzluk gördüğümüz,tanık olduğumuz şiddet olaylarını doğal karşılamamıza yol açıyor, maalesef kanıksıyoruz.Üstüne üstlük hem ülkemizde,hem de dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan terör olaylarını her gün görüyoruz.Bir inanç uğruna, bir dava uğruna olduğu söylenen bir takım olayları ya kendimize yakın ya da bize karşı olarak anlamlandırıyoruz.Çok sinirleniyoruz ve karşılık vermek istiyoruz.Bu da şiddetin bir başka yüzüdür aslında.

Özellikle iletişimin ve teknolojinin hızla geliştiği son yıllarda daha bireysel yaşamlara yönelmemiz, toplum olarak bencil ve benmerkezci bireyler olmamıza yol açtı.Toplum olarak bazı değerlerimizi kaybettik, aile olarak çocuklarımıza bizi biz yapan manevi ve kültürel değerlerimizi yeteri kadar veremedik.Çocukluğun ilk yıllarından itibaren verilmesi gereken empati becerisi, otokontrol, sorumluluk duygusu, acıma,şefkat,suçluluk ve pişmanlık duyguları verilemediğinde ciddi anlamda şiddete eğilim davranışları görüldüğü anlaşılmıştır. Bazı araştırmalarda özel yöntemlerle beyin görüntüleme çalışmaları yapılmış ve bazı çocuklarda özellikle suçluluk, pişmanlık ve empati duygularına ait alanların yeteri kadar gelişmediği görülmüştür.Bu sonuç da gösteriyor ki şiddete eğilim aile içi tutumlarla da belirlenebiliyor.Hatta başka bazı araştırmalar çocukların genetik olarak doğuştan şiddete eğilimli olarak doğabildiklerini ortaya koymuştur.Bu nedenle bu eğilimi nasıl doğru yönlendirerek,şiddete yatkın çocukların nasıl rehabilite edilebilecekleri konusu önemli araştırmaların ana konusu haline geldi. Birçok ülkenin bu soruna çözüm bulma arayışları içinde olduğunu biliyoruz.Bütün bilimsel çalışmalar aile içi eğitimin önemini ortaya koymuş durumdadır.

Oysa günümüzde belki de en sıkıntı verici durum aile içi kopuşların olmasıdır.Birbirinden hem duygusal hem de fiziksel olarak ayrı yaşayan bireyler topluluğuna dönüştük.Evlerde her odada televizyon, her odada bilgisayar var.Hepimiz ekran başındayız ve hepimiz aslında tek başınayız.Özellikle çocukları sınırsızca her bilgiye,her görüntüye kolaylıkla ulaşabiliyor, dünyanın her yerinden insanlarla yazışıp görüşebiliyorlar.Bu iletişiminin ise ne kadar sağlıklı olduğu tartışılabilir.
Çocuklar söz konusu olduğunda gelişimlerini çok iyi takip etmek, ergenlik dönemindeki süreçleri doğru yönetmek ve çocuklara doğru model olmak gerekiyor.Tam gelişme, büyüme ve sorgulama yaşlarında yalnız bıraktığımız çocuklar çeteleşmeye yatkın hale gelebiliyorlar. Bomba yapımının bile internet ortamında kolaylıkla ulaşılabilen bir bilgi olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.Hatta arama motorlarından ‘insan öldürme’ konulu sorgulamalar yapıldığını ve bu aramaların her geçen gün arttığını unutmamak lazım.

Sorunlu ve çalkantılı evliliklerde büyüyen çocuklar, evdeki psikolojik ve fiziksel şiddeti kanıksayarak büyüyorlar ve şiddete daha yatkın oluyorlar. Kendilerine uygulanan şiddete baş kaldıramıyorlar ancak yetişkin hale geldiklerinde başkalarına uygulamaya başlıyorlar.Artık aile içinde çocuk suçlu sayısı da hızla artmaya başladı.Son yıllarda aile bireylerine ya da çevresindeki insanlara şiddet uygulayan çocuk ve gençlerin sayısındaki artış ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda.
Genellikle bir kişinin bir başka kişi üzerindeki olumsuz eylemleri olarak tanımladığımız şiddet yine son yıllarda toplu eylemler haline geldi.Bir kişinin onlarca insana zarar vermesi artık alışıldık haberler arasında görülüyor.Oysa belki de en ürkütücü olanı bu.Bir gencin, okulu basıp, arkadaşlarını öldürdüğünü duyduğumuzda önceden çok ürperdiğimiz bu durum, sıklıkla tekrarlamaya başlayınca ‘aa gene mi?’ şeklinde daha doğal karşılar şekilde tepkiler vermeye başladık.
Şiddet, sadece kadına karşı ya da sadece topluma karşı şeklinde sınıflandırılmadan,sınırlandırılmadan ele alınması gereken çok önemli bir sorundur ve tüm toplum olarak, bütün kişiler ve kurumlar olarak mücadele edilmelidir.Şiddete karşı mücadele siyaset üstü,partiler üstü bir politika olarak yürütülmelidir.

[2013-02-12]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

bos-gecen-dersler-373

BOŞ GEÇEN DERSLER

Sosyal Etkinlik dersleri normal akademik dersler kadar önemlidir, hatta daha önemlidir. Çünkü bu dersler çocukların soluk alacakları, enerjilerini akıtacakları derslerdir ve ...

genclerde-sosyal-medya-depresyonu-806

GENÇLERDE SOSYAL MEDYA DEPRESYONU

Sosyal Medya kullanımı konusunda anne babaların şikayetçi olduklarını biliyoruz. Çocuklarının sürekli sanal dünyada zaman geçirdikleri konusundaki haklı şikayetlerinde anne babaların artık ...

hayatimiza-yon-veren-dusuncelerimiz-252

HAYATIMIZA YÖN VEREN DÜŞÜNCELERİMİZ

Son zamanlarda kitapçılarda en çok satılan kitapların düşünme teknikleri ve kişisel gelişim üzerine yazılmış yayınlar olduğunu görüyoruz. Özellikle ‘Çekim Yasası’ adıyla ...

zeigarnik-etkisi-1062

ZEİGARNİK ETKİSİ

İlk kez Rus psikolog ve psikiyatrist Bluma Zeigarnik tarafından 1920 yılında ortaya atılmış bir psikolojik terimdir. O dönemde bir doktora öğrencisi ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML